Grafik Tasarım

Logonuz Dijitale Ne Kadar Uyumlu?

Akıllı saatlerden açık hava reklamlarına, tablet bilgisayarlardan karton kutulara kadar tüm bu alanlarda logonuz ne kadar etkili görünüyor?

Artık dijital bir çağın içerisinde olduğumuzun farkına varmalıyız ve bu çağda insanların kullanım alışkanlıkları her gün değişmekte. Son yıllarda gelişimleri ivme kazanan akıllı telefonlar ile birlikte hayatımıza hızlı bir şekilde akıllı saatler, akıllı ev aletleri gibi bir çok yeni ürün girmeye başladı. Bu değişim doğal olarak bir çok tüketim alışkanlığının da değişmesine neden oldu ve markaların da bu değişime ayak uydurması gerekiyor. Fakat görünen o ki markalar bu sürece uyum sağlayamıyor.

Logo tasarlarken belli tasarım ilkeleri ve kuralları vardır. Bu kurallar, insanların logo kullandığı alanlarda  yaşadığı sorunlardan beslenerek kendisini yeniledi ve günümüze kadar geldi. İnternet ve dijitalin hayatımızda daha çok yer edindiği bu günlerde, eskiden tasarlanmış logoları kullanmak bazı sorunları yaşamamıza neden oluyor. Birçok firma basılı tanıtım materyalleri, promosyon ürünleri veya açık hava reklamları için tasarlanmış logolarını yenilemeden ve uyarlamadan dijital platformlarda da kullanmaya devam ediyor. İç içe geçmiş küçük detayların olduğu, ince çizgiler veya ince boşlukların olduğu bu logolar akıllı telefonların ekranları için küçüldüğünde bozuluyor, bulanıklaşıyor ve verdiği etki kayboluyor. Kimse markasının bu şekilde sunulmasını istemez değil mi?

Yaratıcı sürecin araştırma aşamasında tasarımcı logonun kullanılacağı, basılacağı, görüneceği her yeri düşünür ve onlara uyumlu bir eskiz yapar. Bir logo stadyum büyüklüğünde basıldığında da, bir rozete basıldığında da bozulmamalı ve verdiği etki kaybolmamalıdır. Tasarımcı bunun gibi belli başlı kuralları göz önünde bulundurarak taslağını çıkartır. Örneğin çok detaylı tasarımlar iplik dikiş ile basıldığında düzgün görünmeyebilir o zaman bir giyim firmasına bu şekilde logo tasarlanmamalıdır. Başka bir örnek olarak da otomobiller için yedek parça üreten bir firmaya ince detayları olan bir logo tasarlanmaz çünkü logo küçüldükçe bozulmamalıdır. Parçalar küçük kalıplara plastik preslenerek üretiliyor olabilir ve küçük detaylar bu kalıplarda çıkmayabilir.  Günümüz de bu sorunu çözmek için her ortamda kullanılabileceğimiz tek bir logo tasarlanması yerine, her platformun kendi dinamiklerine uyum sağlayabilecek duyarlı başka versiyonlarının da tasarlanmasını tavsiye ediyorum. Nasıl web geliştiriciler telefon, tablet ve bilgisayar için duyarlı internet siteleri üretiyor aynı şekilde logo her platforma duyarlı olabilmeli.

Köklü firmalar dijitalleşen çağa ayak uydurmak adına logolarını flat(düz) tasarımlar ile değiştirmeye başladı. Dijitale daha uyumlu ve flat tasarımlara ve geçiş yapan bazı markalara farklı sektörlerden örnek verecek olursak; BMW, Warner Bros, Post-it, İnter Milan ve Burger King. Dijital ekranların olmadığı yer yok gerçekten 🙂 Saha kenarı tabelaları, hız göstergeleri, akıllı saat bildirimleri… Sadece e-ticaret sektörünün değil diğer tüm sektörlerin bir şekilde dijitale uyum sağlaması gerekiyor.

 

E-Ticaret yapan bir marka logosunda nelere dikkat etmeli?

Logo tasarlanırken, logonun kullanılacağı yerleri tasarımcının göz önünde bulundurması gerektiğinden söz ettim. E-Ticaret firması internet öğelerine uygun ve baskıya uygun bir logoya ihtiyaç duyacağı için bu konuyu biraz açalım.

Öncelikle şu kuralların kurumsal kimlikte belirlenmesi gerekli;

  • Logo çevresindeki güvenli alanlar
  • RGB ve CMYK renk kodları
  • Siyah-beyaz, negatif-pozitif renklerde kullanımı
  • Fav icon, app icon gibi küçük alanlarda kullanımı

İlk olarak e-ticaret yapan bir marka logosunu internet sitesinde kullanacak. İnternet sitelerinin görüntülendiği ekranlar piksellerden oluşur ve RGB renk modelinde görüntü verir. Birden fazla ekran boyutu ve çözünürlüğü var ve logo tüm bu boyut ve çözünürlüklerde düzgün görüntülenmeli. RGB renk modelinde renkler baskı yapılan renklerden farklı görünebilir. Bunun en basit çözümü logoyu siyah tasarlamaktır. ( Opel ve Peugeot metal görünümlü logolarından flat ve siyah bir tasarıma bu yüzden geçmiş olamaz mı? )

Çok küçük detaylardan kaçınılmalı, minimalist tarzda olmalı. Fav icon, app icon gibi bir küçük alanda detaylar belli olmayacaktır. O yüzden kullanım alanına duyarlı olarak diğer boyutları kurumsal kimlikte tasarlanmış olmalı. Logoyu küçültmek yerine sadeleştirme yaparak bu tasarımlar hazırlanabilir. Bunun başarılı bir örneği Walt Disney logosudur.

Logo sadece web sitesinde kullanılmayacağı için de aynı zamanda açık hava reklamlarında, kumaş, karton gibi ürünlerin üzerinde de bozulmadan basılabilecek bir logo olmalıdır. Tüm alanları, renkleri ve baskı yöntemlerini tasarımcı düşünmeli. Örneğin bir ayakkabı firması logosunu ayakkabının içerisine tek renk bastırabilir. O yüzden kurumsal kimlik hazırlanırken logonun tek renk baskıya uyumlu hali de hazırlanmalıdır. Gazete gibi sadece siyah veya bir kalemin üzerine sadece beyaz baskı yapılacağı zaman nasıl görüneceği önceden belirlenmeli.

Bu adaptasyon sürecinde devamlılık ilkesinin de altını çizmemiz gerekiyor. Logonun farklı versiyonlarını hazırlamadan önce markayı en çok temsil eden öğeler tespit edilmeli ve devamlılığı sağlamak için tüm versiyonlarda bu öğeler kullanılmalıdır. Bu öğeler bir renk olabileceği gibi bir biçim de olabilir. Eğer devamlılığı sağlanmamış bir çalışma yapılırsa markanın tanınması zorlaşacaktır. Google 2015 yılında güncellediği logosunda tasarımcısı devamlılığa örnek bir çalışma çıkartmıştır.

Sadeleştirmeye uygun olmayan logolarda bulunan yazı ya da simge gibi öğelerin yerleri değiştirilerek farklı şartlara uyum sağlayacak şekilde düzenlenebilir. Bu tarz logolarda öğeleri kaldırmak yerine yerleri değiştirilerek farklı versiyonlar kurgulanabilir. Örneğin, iki satırdan oluşan ve marka adı kullanılan bir logo, tek satırlı versiyonu oluşturulmasıyla yatay kullanımlara uygun hale getirilebilir veya bazı sembol içeren logolarda marka isminin yerini değiştirmek bu logonun farklı ortamlara uyum sağlamasını kolaylaştırabilir. Yeniden düzenleme, soyut logolar için farklı versiyon oluşturulmasında faydalı olabilecek bir yaklaşımdır.

 

Markalar tek bir logoyu her platformda kullanmaya devam ettikçe dijital çağa uyum sağlayamayacak ve iletişim kanallarının sayısı arttıkça bu uyum süreci gittikçe zorlaşacaktır. Çağa ayak uydurmak isteyen markalar duyarlı tasarım anlayışını benimseyip, logolarına uygulamasıyla bu süreçte başarı sağlayabilir. Duyarlı tasarım ile çok riskli olabilecek radikal bir yeniden markalaşma sürecine girmeden, var olan kurumsal kimlik tasarımlarını güncelleyerek çağın gereksinimlerine karşılık verebilir ve dijitale uyum sağlayabilirler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu